İstanbul, 25 Ekim 2023 tarihinde meydana gelen 5.8 büyüklüğündeki depremin ardından, kentsel dayanıklılığı tartışma konusu haline geldi. Şehrin merkezinde bulunan ve son günlerde hasar bildirimleri yapılan bir bina, depremin ardından sabah saatlerinde çöktü. Olayın ardından artan endişeler, İstanbul’un zayıf yapılarla dolu olduğu gerçeğini bir kez daha gündeme getirdi. Peki, depremin oluşturduğu riskler nelerdir? Çöken binanın öncesinde neler yaşandı? İşte detaylar…
Çöken bina, 2000'lerin başında inşa edilmiş ve son yıllarda yapılan uzman raporlarında hasar gördüğü tespit edilmişti. Çökme anında binanın içinde bulunan 10 kişinin durumu, olaydan hemen sonra yapılan müdahalelerle kurtarıldı. Ancak, olay sonrası yapılan incelemelerde, binanın zemin etüdünün ve yapısal analizinin yetersiz olduğu ortaya çıktı. Uzmanlar, bu tür binaların hem depreme karşı dayanıklı olması gerektiğini hem de bu tür yapıların tespiti için daha sıkı denetimlerin yapılması gerektiğini belirtiyorlar.
Yetkililer hemen olay yerine intikal ederek çevre güvenliğini sağladı ve kurtarma çalışmalarını hızla başlattı. Çökme sonrası çevrede geniş bir güvenlik çemberi oluşturuldu. Şans eseri, olay anında bina içerisinde bulunanların çoğunun sağ kurtulduğu belirtildi. Ancak çöken binanın çevresindeki binalarda da hasar olduğu bildirildi. Bu durum, bölgedeki diğer yapıların güvenliği konusunda ciddi bir endişe yaratıyor.
İstanbul’un tarihi yapısıyla bilinen bu bölgede yaşanan çökme olayı, mimari uzmanlar ve deprem bilimcileri tarafından titizlikle incelenecek. İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Yücel, "Bu tür olaylar, özellikle depreme dayanıklı olmayan binaların risklerini gözler önüne seriyor. Kentlerimizin doğal afetlere karşı dayanıklı hale gelmesi için öncelikle mevcut yapıların değerlendirilmesi şart" dedi. Ayrıca, "Hızla gelişen inşaat sektöründe denetimlerin artırılması, hem yeni binaların hem de mevcut binaların güvenliğini sağlamada yakıcı bir gereklilik" ifadesinde bulundu.
Halk arasında "depreme dayanıklı bina" olarak bilinen yapıların inşasında kullanılan malzemelerin kalitesi ve mühendislik hesapları hayati öneme sahiptir. Geçtiğimiz yıllarda yapılan dayanıklılık testlerinin yetersizliği, birçok binanın deprem sonrası yaşanan hasarlara karşı savunmasız kalmasına neden oldu. Bu nedenle uzmanlar, depreme dayanıklı yapılar için hukuksal yaptırımların sıkılaştırılması gerektiğini vurguluyor. Ayrıca, kentsel dönüşüm projelerinin hızlandırılması, bu riskleri minimize edebilecek önemli bir yol olarak gösteriliyor.
Son olarak, İstanbul’daki yapıların bir an evvel gözden geçirilmesi gerektiği bildiriliyor. Depremler, ne zaman ve nerede olacağı belli olmayan doğal afetlerdir. Ancak, bu tür olaylarla en az hasar yaşamak için alınacak önlemler oldukça önemlidir. Sağlıklı bir yapı denetimi ile birlikte, halkın da bu konudaki bilgi düzeyinin artırılması, İstanbul için güvenli bir gelecek sağlamak adına atılacak en önemli adımlardan biri olacaktır.